Bilimsel çalışmaları okurken "in vitro" ve "in vivo" terimleriyle karşılaşmış olabilirsiniz. Veya belki de in vitro fertilizasyon gibi prosedürleri duyarak onlara aşina oluyorsunuz.
Peki bu terimler aslında ne anlama geliyor? Bu terimler arasındaki farkları ortadan kaldırırken, gerçek hayattan örnekler verirken ve artılarını ve eksilerini tartışırken okumaya devam edin.
Tanımlar
Aşağıda, bazı tanımları daha ayrıntılı olarak inceleyeceğiz ve her bir terimin çeşitli bağlamlarda ne anlama geldiğini tartışacağız.
İn vivo
In vivo, Latince "yaşamın içinde" anlamına gelir. Bütün canlı organizmada gerçekleştirilen işi ifade eder.
Laboratuvar ortamında
In vitro, Latince "camın içinde" anlamına gelir. Bir şey in vitro olarak yapıldığında, canlı bir organizmanın dışında gerçekleşir.
Yerinde
In situ, "orijinal yerinde" anlamına gelir. İn vivo ve in vitro arasında bir yerde bulunur. Yerinde gerçekleştirilen bir şey, doğal bağlamında, ancak canlı bir organizmanın dışında gözlemlendiği anlamına gelir.
Gerçek hayattan örnekler
Şimdi bu terimleri tanımladığımıza göre, bunların gerçek hayattan bazı örneklerini inceleyelim.
Etütler
Bilimsel çalışmalarda in vitro, in vivo veya in situ yöntemler kullanılmaktadır. Bazı durumlarda, araştırmacılar hipotezlerini test etmek için birden fazla yöntem kullanabilir.
Laboratuvar ortamında
Laboratuvarda kullanılan in vitro yöntemler genellikle kültürde bakteri, hayvan veya insan hücrelerini incelemek gibi şeyler içerebilir. Bu, bir deney için kontrollü bir ortam sağlasa da, canlı bir organizmanın dışında meydana gelir ve sonuçlar dikkatlice değerlendirilmelidir.
İn vivo
Bir çalışma in vivo yapıldığında, bir hayvan modelinde deneyler yapmak veya insanlar söz konusu olduğunda bir klinik deney yapmak gibi şeyleri içerebilir. Bu durumda çalışma canlı bir organizmanın içinde gerçekleşiyor.
Yerinde
Yerinde yöntemler, olayları doğal bağlamlarında, ancak canlı bir organizmanın dışında gözlemlemek için kullanılabilir. Bunun güzel bir örneği, yerinde hibridizasyon (ISH) adı verilen bir tekniktir.
ISH, doku örneği gibi bir şey içinde belirli bir nükleik asit (DNA veya RNA) aramak için kullanılabilir. Özel problar, araştırmacının bulmak istediği belirli bir nükleik asit dizisine bağlanmak için kullanılır.
Bu problar, radyoaktivite veya floresan gibi şeylerle etiketlenir. Bu, araştırmacının nükleik asidin doku örneğinde nerede olduğunu görmesini sağlar.
ISH, araştırmacının bir nükleik asidin doğal bağlamında, ancak canlı bir organizmanın dışında nerede bulunduğunu gözlemlemesine izin verir.
Gübreleme
Muhtemelen in vitro fertilizasyonu (IVF) duymuşsunuzdur. Ama bu tam olarak ne anlama geliyor?
IVF, kısırlık için bir tedavi türüdür. IVF'de yumurtalıktan bir veya daha fazla yumurta alınır. Yumurta daha sonra bir laboratuarda döllenir ve rahme geri implante edilir.
Döllenme vücut içinde değil (in vivo) laboratuvar ortamında gerçekleştiğinden, prosedür in vitro fertilizasyon olarak adlandırılır.
Antibiyotik duyarlılığı
Antibiyotikler, bakteriyel enfeksiyonları tedavi etmek için çalışan ilaçlardır. Bunu, bakterinin büyüme veya gelişme yeteneğini bozarak yaparlar.
Birçok antibiyotik türü veya sınıfı vardır ve bazı bakteriler bazı sınıflara diğerlerinden daha duyarlıdır. Ek olarak, bakteriler antibiyotiklere karşı dirençli olacak şekilde gelişebilir.
Bakteriyel enfeksiyonlar vücudumuzda veya vücudumuzda meydana gelse de, antibiyotik duyarlılık testleri genellikle laboratuar ortamında (in vitro) gerçekleşir.
Dikkate alınacak faktörler
Artık tanımların üzerinden geçtiğimize ve bazı örnekleri incelediğimize göre, birini diğerinin üzerinde kullanmanın artıları veya eksileri olup olmadığını merak ediyor olabilirsiniz.
In vitro ve in vivo çalışmaları karşılaştırırken dikkate alınması gereken birkaç faktör vardır. Bunlar şunları içerebilir:
Bağlam
Bir hatırlatma olarak, in vivo olan bir şey canlı bir organizma bağlamında iken, in vitro olan bir şey değildir.
Vücudumuz ve onları oluşturan sistemler çok karmaşıktır. Bu nedenle, in vitro olarak yapılan araştırmalar, vücutta meydana gelen koşulları tam olarak kopyalayamayabilir. Bu nedenle sonuçlar dikkatlice yorumlanmalıdır.
Bunun bir örneği in vitro ve in vivo fertilizasyondur.
In vivo, aslında çok az sperm yumurtayı potansiyel olarak döllemeye devam eder. Aslında, belirli sperm popülasyonlarının seçimine fallop tüpünde aracılık edilir. Tüp bebek sırasında sperm seçimi ancak kısmen taklit edilebilir.
Bununla birlikte, fallop tüpü içindeki seleksiyon dinamikleri ve in vivo olarak seçilen sperm popülasyonlarının nitelikleri, artan bir çalışma alanıdır. Araştırmacılar, bulguların IVF için sperm seçimini daha iyi bilgilendireceğini umuyor.
Korelasyon
Bazı durumlarda, in vitro gözlemlediğiniz bir şey, gerçekte in vivo olanlarla ilişkili olmayabilir. Örnek olarak antibiyotik duyarlılık testini kullanalım.
Daha önce tartıştığımız gibi, antibiyotik duyarlılık testi birkaç in vitro yöntem kullanılarak yapılabilir. Ancak bu yöntemler, gerçekte in vivo olanlarla nasıl ilişkilendirilir?
Bir makale bu soruyu ele alıyor. Araştırmacılar, in vitro testlerin sonuçlarında gerçek klinik sonuçlara karşı bazı tutarsızlıklar buldular.
Aslında, antibiyotik sefotaksim'e dirençli olduğu bildirilen bakterilerle enfekte olan kişilerin yüzde 64'ü antibiyotikle tedaviye olumlu yanıt verdiğine karar verildi.
Değişiklikler
Bazı durumlarda, bir organizma in vitro bir ortama uyum sağlayabilir. Bu da sonuçları veya gözlemleri etkileyebilir. Bunun bir örneği, influenza virüsünün laboratuar büyüme substratlarına yanıt olarak nasıl değiştiğidir.
Grip veya grip, grip virüsünün neden olduğu bir solunum yolu enfeksiyonudur. Araştırma laboratuvarlarında virüs genellikle tavuk yumurtasında yetiştirilir.
Virüsün klinik izolatlarının, doğası gereği uzun ve ipliksi parçacıklar oluşturabildiği gözlemlenmiştir. Yumurtalardaki sürekli büyüme, bazen, ancak her zaman değil, virüsün şeklini ipliksi halden küreye değiştirebilir.
Ancak yumurtalara adaptasyondan etkilenebilecek tek şey viral şekil değildir. Aşı türlerinde meydana gelen yumurtaya uyum sağlayan değişiklikler, aşının etkinliğini etkileyebilir.
Alt çizgi
In vitro ve in vivo, özellikle bilimsel çalışmaları okurken zaman zaman karşılaşabileceğiniz iki terimdir.
In vivo, araştırmanın veya çalışmanın canlı bir organizmanın tamamı içinde veya içinde yapıldığını ifade eder. Örnekler, hayvan modellerinde yapılan çalışmaları veya insan klinik deneylerini içerebilir.
In vitro, canlı bir organizmanın dışında gerçekleştirilen işi tanımlamak için kullanılır. Bu, kültürdeki hücreleri incelemeyi veya bakterilerin antibiyotik duyarlılığını test etme yöntemlerini içerebilir.
İki terim aslında birbirinin zıddıdır. Ama hangisinin hangisi olduğunu hatırlıyor musun? Bunu yapmanın bir yolu, canlı, canlı veya canlı gibi hayata atıfta bulunan sözcükler gibi in vivo seslerin olduğunu not etmektir.